756...
Ardı ardına dizilmiş üç tane sayı insanın başına daha neler getirebilir ?
Kapının her açılıp kapanışı Werepan'ın soğuğa maruz kalması demekti. Kasaya baktığı bu marketten öyle sıkılmıştı ki..Bir yandan soğuktan donmaya yüz tutmuş kuru ellerini ovuşturuyor, diğer yandan esnemesini bastırırmaya çalışıyordu. Çalışmak zorundaydı. Çalışmazsa o elektro gitarı alamazdı, o elektor gitarı alamazsa grup kuramazdı ve o grup kurulmazsa tüm idealleri alt üst olurdu. Her genç gibi o da bir gün rock star olduğunun hayallerini kuruyordu, her çoğu genç erkek gibi kız arkadaşı vardı ve hepsine olacağı gibi bu sıkıntı vermeye başlamıştı. Teker teker sıralanan bu düşünceler sadece stres demekti. Eğer sabahın köründe bir markette soğuğa maruz kalarak çalışmak zorundaysanız yeterince stresiniz vardır ve yenisini eklemeye hiç gerek yok.
Dalgın dalgın kıvırcık saçlarını karıştırıp esnerken kapı açıldı. Soğuk hava dalgası yükselerek içini sızlattı. Titreyen çenesiyle belli belirsiz gülümseyerek selam manasında kafasını salladı. Karşısında 60 yaşında, son derece süslü ve son derece yanlız bir bayan ona doğru garip garip gülümsüyordu. Yılların çizgileri suratında bir ızdırap gibi kıvrılırken birden reyona doğru yöneldi. Werepan umursamaz bir tavırda kafasını masaya dayayıp onu izlemeye koyuldu. Üstünde sarı uzun elbise ve garip geniş siperlikli bir şapka vardı. Sabahın bu saatinde böyle giyinip markete gidecek olan ancak bir ruh hastası olabilir diye düşündü Werepan. Soğuktan hissizleşen burnundan akan sıvıyı cebinden çıkardığı mendille sildi ve iri vücuduyla gerindikten sonra izlemeye devam etti. Yaşlı kadın ise ona bakıyor işveli işveli gülümsüyordu. Werepan dayanamadı ve başını keskin bir döndürüşle diğer yana çevirdi. Midesi bulanmıştı ve zaten hastaydı. Gözleri kararıyordu. Bir sabır çekerek dikkatini karşıdaki reklam afişine odaklamaya çalıştı. Afişin üstündeyse sarı şişeli, yeşil kabartmalı 756 marka soda şişeleri vardı.
Birden omzunda bir el hissetti. Kafasını yarı korkmuş yarı tiksinmiş şekilde çevirdi. Kocaman gözlerle bakıp yutkundu. Sanki kalbi boğazında atıyordu. Düşüncelerine hakim olmaya çalıştarak, " N..Napıyorsunuz bayan Sandman ? " diye geveledi. Yaşlı kadın gülümseyerek, Were sen çok yakışıklı birisin, kesin çıktığın bir kız varıdır değil mi ? dedi. Werepan gerginlikle " E..Evet evet çok var çok çok fazla " diye saçmalamaya başlamıştı. Yaşlı kadın Were'nin omzuna sarılarak " Peki ne kadar ileri gittiniz ? " diye sordu. Werepan tam ne yapıyorsunuz diye soracakken kapı kırılırcasına açıldı. İçeri orta boylu, kumral ve güzel sayılabilecek bir kız girdi. Were'nin kahverengi gözleri sonuna kadar dehşetle açılmış, alt dudağı titriyordu. Gelen kız arkadaşıydı ve onu 60 yaşında bir kadınla sarmaş dolaş görmüştü ! Tam bir trajedi düşündü ve hastalıklı bir titremeye tutuldu. Kız ciyak ciyak bağırarak koyu irlanda aksanından hiçbir şey anlaşılmayan kızgınlık dolu cümleleri arka arkaya sıralıyordu. Tam kadından kurtulup açıklama yapıcaktı ki kapıdan biri daha girdi içeri. Werepan artık bayılacak gibiydi. Bu seferde marketin sahibi gelmişti. Ufak çaplı bir kalp krizi geçirerek ellerini başının arasına aldı. " Açıklayabilirim, bu sadece zamanlama hatası, sadece hata ! " dedi. Kız tatmin olmamış hala bağıryordu. Yeni gelen market sahibi ise kızdan duyduğu hakaretlerden olayı kavramış ve başını iki yana sallamaya başlamıştı. Sanırım Rock starı olamayacaktı, sevgilisinden sonsuza dek ayrılmıştı, hastaydı ve 60 yaşında bir kadın tarafından sarılmıştı. Kızgınlık ve yarı bilinçten gözlerini 756 isimli sodalara odakladı. Gözlerinden alev çıkarcasına odaklanmıştı. Birden patlama ve etrafa saçılan camların çıkarttığı sesler odayı doldurdu. İşte, açıklayamayacağı birşeyi yapmıştı işte ! Herkes ona hayret ve korkuyla bakmaya başlamıştı. Bir adım çekildiler. Werepan hastalıklı bir şekilde işaret parmağını havaya kaldırıp açıklama yapıcaktıki bilinci kaydı düştü. Karanlık onu sarmadan önce tek gördüğü marketin tavanıydı.