Kev hiç bu kadar mutlu olmamıştı.İşaretlendiğinden beri içinde bir huzur vardı.İnsanların onu ucube gibi görmeleri hoşuna gidiyordu.Ayrıca o sinir dayısından ve ukala kuzeninden kurtuluyordu.Zaten vampirzme karşı ilgisi de vardı.
“Müdür Odası” yazan kapının önüne gelince kapüşonunu kafasına geçirdi ve derin bir nefes aldı.Sonra kapıyı çaldı.
“John çıkar şu- “
“Kevin hocam.” Diye düzeltti müdürün lafını.Ona john denmesinden nefret ediyordu.Bu dayısının adıydı.Bazen hiç görmediği annesine ona bu adı koyduğu için kızıyordu.
“Her neyse.Çıkar şu kapüşonunu.Okuldasın! Sonra ne söyleyeceksen söyle ve sınıfına geri dön!”
“Kapüşonumu çıkardığımda bir şey söylememe gerek kalmayacak.”dedi ve kapüşonunu çıkardı.Yine o ukala gülüşünü yüzüne yerleştirmişti.Müdürüne baktı.Yüzü bembeyazdı.Kesinlikle çok korkmuştu.Gözlerini alnındaki muhteşem bir orantıyla yerleştirilmiş boş hilalden alamıyordu.
“Defol buradan pis ucube!Bir daha bu okula sakın gelme!”
Kev bu laflara aldırış etmeden dışarı çıktı.Kapüşonunu yeniden kafasına geçirip bu sefer hiç sevmediği sevgilisine veda etmeye karar verdi.Onu sevmese de bunu ona yapamazdı.
Koridordaki nöbetçi öğrencinin boğazına yapışıp kartını ve şapkasını aldı.Sonra Scarlett’ın sınıfının kapısını çaldı.
“Özür dilerim hocam.Scarlett bir dakika gelebilir mi?”
“Kim çağırıyor?”Kev Bayan Lee’den nefret ediyordu.emen bir bahane buldu.
“Müdür çağırıyor.”Kev hala ukala gülüşüyle duruyordu.Scarlett bunu kendine sanıp o da gülümsedi ve sınıftan dışarı çıktı.
Koridora çıktıktan sonra Kev etrafta kimse var mı diye kontrol etti.Sonra derin bir iç çekti.
“Sen nöbetçi değilsin.”diye başladı Scarlett.
“Evet değilim.Seninle bir şey konuşmak istiyorum” Kev titrediğinin farkında değildi.
“Ne oldu Kevin?”Scarlett korkmaya başlamıştı.
“Scarlett seni seviyorum ama senden ayrılmak zorundayım.Ben…İşaretlendim” Scarlett bir anda ağlamaya başladı.Kev’e sarılmak istiyor fakat yine de ondan korkuyordu.
“Buna inanamıyorum.Sen işaretlenemzsin.Sen vampir olamazsın!” Bağırmıyordu ama sesinden bağırmak istediği çok belliydi.Kev gözlerini devirip kafasındaki “nöbetçi öğrenci” şapkasını çıkardı.Alnındaki içi boş hilal ortaya çıktı.Scarlett sinirli bir şekilde sınıfın kapısını yumruklayıp içeri girdi.
Kev : “Burada işim bitti.Artık sevgili dayıcığımı ve kuzenimi ziyaret etmenin zamanı geldi.”dedi kendi kendine ve okul binasından çıktı.Külüstür arabasına doğru yürüdü.Anahtarlarını çantasından çıkardı.Zor açılan kapı kolaylıkla açıldı.Arabasının yüksek motor sesi onu nedense rahatlatmıştı.
Dayısının dükkanı çok uzakta değildi fakat önce “sevgili kuzeni”ini görmeye karar verdi.Kuzeni hep işaretlenmek istiyordu ama bu artık olmayacaktı.
Okula geldiğinde teneffüs olduğu için Mark’ı bulmak zor değildi.Kev arabasından indi ve Mark’a yüksek sesle seslendi.
“Ooo!..Benim sefil kuzenim bu okula gelir miydi?Ne var John?Acele et daha küçük sınıfların paralarını alacağım.”
“Öncelikle bana John deme! İkinci olarak da seninle özel olarak konuşmalıyız.Gerçi konuşmama gerek kalmayacak ama…”Son cümleyi kızık bir sesle söylemişti.Mark ona doğru ilerledi.
“Ne var?!”
“Konuşmama gerek yok.Göstermem yeter.”Kapüşonunu çıkardı.Mark’ın iri gözleri bir anda biraz daha büyüdü.
“Lanet olsun ! Kevin işaretlenmişsin,olamaz ! Ama ben işaretlenmeliydim.Sen sadece sefil bir çocuksun!”Kev bir kahkaha attı.
“Bu sefil çocuk 4 yıl sıonra sana neler yapacak o zaman görürsün.”Mark sinirli bir şekilde arkadaşlarının yanına döndü.Kev de arabasına binip dayısının dükkanının yolunu tuttu.
Dükkana girdiğinde dayısı bilgisayarlardan –dayısının internet kafesi vardı- biriyle uğraşıyordu.
“Dayı seninle içeride konuşabilir miyiz?”
“Senin okulda olman gerekmiyor muydu?Ne işin var burada?Ne olduysa burada söyle ve okula geri dön!”Daha tek kelime etmeden azarı yemişti Kev.Ama umrunda değildi.
“Dayı bu ciddi bir konu !”Kev öyle bir bağırmıştı ki kafedeki herkes ona bakıyordu.Dayısı öfkeyle içeri geçti.
“Bana bir daha bağırırsan seni gebertirim bücür !”
“Korkarım bunu artık yapamayacaksın.”deyip kapüşonunu çıkardı.Dayısının yüzü önce sarardı,sonra morardı ve maviye döndü.
“Bunun olacağını biliyordum.DEFOL GİT BURADAN!CEHENNEMİN DİBİN KADAR YOLUN VAR !”
“ORASI BİLE BUADAN DAHA İYİDİR!”Dükkandan hışımla çıktı.
Arabasına binip derin bir nefes aldı.Elleri titriyordu.Sinir hastası olduğu için oluyordu bu.İlaçlarını çantasından bulup içti.Tabi elleri titrediği için suyun bir kısmını üstüne dökmüştü ama buna aldırış etmeden arabasını çalıştırdı ve yeni hayatının yolunu tuttu.Gece Evi onu bekliyordu…
Gece Evi ile ilgili yazdığım bir Rp. Kim olduğumu tahmin etmişsinizdir herhalde (: