“Kötü bir rüyadan uyandım. Etraf alacakaranlık. Güneş henüz kendisini göstermiyor. Koyu gri bulutların kapladığı gökyüzünde asılı duran ay, dar ve ıslak sokakları yeterince aydınlatmasa da, az da olsa işe yarıyor. Hiç yaşam belirtisi yok gibi. Godric’s Hallow terk edilmiş bir malikaneden farksız. İçimdeki adlandıramadığım sıkıntı git gide büyüyor. Savaşmaya gücüm yok. Korkutup kaçırayım diyorum, olmuyor. Gidip üstüme bir cübbe geçiriyorum. Dışarısı ne soğuk, ne de sıcak. Kendimi kaldırım taşlarına bırakıyorum. Dükkanlar kapalı, kimsecikler yok. Etrafın bu kadar sessiz olması beni ürkütüyor. Tahtadan yapılma, bahçeli küçük evlerde hiç ışık yok. Kasabada yaşayan tek insanın ben olduğuma dair bir düşünceye kapılıyorum. Farmey Bar’dan şarkılar söyleyerek çıkan sarhoş gençler nerede? Ya çöpleri toplayan görevliler? Herkes nereye gitti? Çevreme bakınıp kulak kesiliyorum. Duyduğum tek şey yalnız bir yarasanın kanat çırpışı. Çaresiz, yürümeye devam ediyorum. İleride birinin sesini duyar gibi oluyorum. Birini görebilme umuduyla adımlarımı hızlandırıp sese doğru yaklaşıyorum. “Bella, acele et! Burayı bir an önce erk etmeliyiz.” Kısa boylu, tıknaz bir büyücü her yanında sandıklarla ahşap bir evin kapısından içeri sesleniyor. İçeriden bir kadın sesi duyuluyor. “Geliyorum!” Adama yaklaşıyorum. “Afedersiniz bayım. Acaba kasabada neden kimsenin kalmadığı gibi bir hisse kapılıyorum?” Tıknaz adamın yüzünde hafif bir korku beliriyor. “Herkes kasabayı terk etti. Olanları duymadınız mı?” Duymak mı? Kaç gündür uyuyordum ki ben? “Hayır bayım. Açıklar mısınız?” diyorum. “Ölüm yiyenler.. Hogwarts’a saldırmış, bir çok öğrenci rehin alınmış. Yakında buraya gelecekler. Kimse ne istediklerini bilmiyor. Herkes kaçıyor.” Yüzümde anlamsız bir ifadeyle öylece kalıyorum. Tüm bunlar bir gecede mi oluyordu?! “Peki nereye gidiyorsunuz?” diye soruyorum. “Roma’da bir yakınımız var. Bir süre orada kalacağız. Çok geç olmadan siz de burayı terk edin matmazel.” diyor adam. Cevap veremiyorum. O sırada içeriden seslenen kadın “Gidelim Edward” diyerek adamın elinden tutuyor, cisimleniyorlar.”
İki yıl önce Knoctkturn yolunda terk edilmiş bir mahzende yapılan bu kehanetten sonraki gün gelecek postası Hogwarts’ın geçici süreliğine kapatıldığını yazmıştı. Bu ilginç gelişme büyücü dünyasında şok etkisi yaratırken ölüm yiyenler Godric’s Hallow’a saldırdı. Bir çok büyücü ve muggle katledildi.
Aradan 3 yıl geçti. Hogwarts yeniden açılarak yepyeni kadrosuyla eğitim vermeye başladı. Uzun süredir sesi soluğu çıkmayan ölüm yiyenler bir şeyler planlıyor olmalı. Yeni Lord yandaş toplama çabasında. Halk endişeli, profesörler olan biteni öğrencilerden saklamak için çabalıyor. Herkes tetikte, okul zamanı Diagon Yolu ya da Hogsmeade’e ufak saldırılar gerçekleştiriliyor. Satıcılar dikkatli olmak zorunda. Ölüm yiyenler bakanlığa sızmak üzere, her şey karmakarışık, yeni bir savaştan korkuluyor..
Yeni bir gün, yeni bir macera…